İngilizce Türkçe Sözlük







30 Aralık 2017 Cumartesi

Miguel – Told You So (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 1

I am gonna show you
The world, and all that you desire
I said I, I don’t wanna control you
I wanna set you free, just come with me

Sana göstereceğim
Dünyayı, ve arzu ettiğin her şeyi
Söyledim, senin üstünde otorite kullanmak istemiyorum
Seni özgürleştirmek istiyorum, sadece benimle gel

Oh, and I know, yeah
I know you sense a pleasure in my eye
As long as you know, baby
Every pleasure you taste has its price, babe

Ah,ve biliyorum,evet
Gözümde bir haz algılıyorsun
Bildiğin sürece,bebeğim
Tattığın her zevkin bir bedeli olduğunu,bebek

Oh, I don’t wanna say I told you so, oh
But I told you so, no
I don’t wanna say I told you so
But I told you so

Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim

I already know you
And your ways, and all that you desire
I said I, I don’t wanna control you
I came to set you free, yeah come with me

Seni zaten tanıyorum
Ve senin yöntemlerini, ve arzu ettiğin her şeyi
Söyledim, senin üstünde otorite kullanmak istemiyorum
Seni özgürleştirmeye geldim,evet benimle gel

Oh, and I know, yeah
I know you sense the doublespeak on my tongue
As long as you don’t forget
Where all your pleasure came from, babe

Ah,ve biliyorum,evet
Dilimdeki yalandan konuşmaları algılıyorsun
Unutmadığın sürece
Tüm zevkinin nereden geldiğini,bebek

Oh, I don’t wanna say I told you so, no oh
But I told you so, no
I don’t wanna say I told you so
But I told you so

Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim

I got plans, I got plans for you
Oh, yeah
I got plans, I got plans for you
Yeah, yeah, yeah
Oh, oh
I know you sense the sentiment in my eyes
As long as you know, baby
Every pleasure you taste has its price, babe

Planlarım var,senin için planlarım var
Ah,evet
Planlarım var,senin için planlarım var
Evet,evet,evet
Ah,ah
Biliyorum gözlerimdeki hissiyatı algılıyorsun
Bildiğin sürece,bebeğim
Tattığın her zevkin bir bedeli olduğunu

Oh, I don’t wanna say I told you so, oh
But I told you so, no
I don’t wanna say I told you so, oh, yeah
Around you
Oh, I don’t wanna say I told you so, no
But I told you so
I don’t wanna say I told you so, yeah, yeah, yeah
I told you so

Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Senin etrafındayken
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama demiştim

The Weeknd – Reminder (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 10

Şarkı YouTube Video Link ——-> https://www.youtube.com/watch?v=JZjAg6fK-BQ

Record man play my song on the radio
Plakçı benim şarkımı radyoda çalıyor
You too busy trying to find that blue-eyed soul
Sen o beyaz şarkıcıları bulmakla çok meşgulsünCharlie Puth gibi ruha söyleyen sanatçılara atıfta bulunuyor

I let my black hair grow and my weed smoke
Ben siyah saçımı ve otumu/sigaramı büyümeye bırakırım
And I swear too much on the regular
Ve normalden daha da çok küfür ettim
We gon’ let them hits fly, we gon’ let it go
Zirvelere çıkmasına izin vereceğiz, izin vereceğiz
If it ain’t XO then it gotta go
Eğer XO değilse o zaman siktirip gitmeli(YouTube’daki video’da gördüğünüz her sanatçı -Drake, Rocky filan- XO’yu temsil ediyor)

I just won a new award for a kids show – talking ’bout a face-numbing off a bag a blow
Torba dolusu kokain çekmekten yüzümün uyuştuğunu söyleyerek çocukların gösterisi için daha yeni bir ödül kazandım(”I can’t feel my face” şarkısından kazandığı ödülden bahsediyor.”i cant feel my face” şarkısı Abel’ın nasıl kokain çekip bir şey hissedememesi hakkında, kadınlarla filan alakası yok)

I’m like “Goddamn, bitch, I am not a Teen Choice.
”Kevaşe, benim sözlerim Teen Choice Awards için uygun değil”
Goddamn, bitch, I am not a bleach boy.”
”Kevaşe, ben Beach Boys’lardaki adamlar kadar uslu değilim” hallerindeyim
Whip game, make a nigga understand though
Araba sürüş yeteneği zencinin bir şeyi anlamasını sağlatır
Got that Hannibal, Silence of the Lambo
O Lambo’nun sessizliği olan Hannibal’ı alacağım(kendisinin Lamborghini’nden bahsediyor)
Hit the gas so hard make it rotate
Gaza o kadar sert basacağım ki takla attıracağım
All my niggas blew up like a propane
Tüm zencilerim propan gibi havalara uçuyor(yanındaki arkadaşları onun sayesinde popüler olmaya başladığını kast ediyor)

All these R&B niggas be so lame
Tüm bu R&B zencileri çok ezik olmalı(Şuan yaptığı pop tarzı, R&B tarzından kendisine daha çok ün/para getirdiği için ve şuan ki olduğu durumunda kalmak istediği için böyle bir şey diyor)

Got a sweet Asian chick she go Lo Mein
Tatlı bir Asyalı kızım var, prezervatifsiz yapıyor

You know me, you know me, you know me
Beni tanıyorsun
Every time you try to forget who I am
Benim kim olduğumu unutmaya çalıştığın her an
I’ll be right there to remind you again
Sana tekrar hatırlatmak için orada olacağım
You know me (pow! pow!), you know me
Beni tanıyorsun

Said I’m just tryna swim in something wetter than the ocean
Sadece okyanustan daha da ıslak şeyde yüzmeye çalışıyorum, dedim(Sekse referans yapıyor)

Faded off a double cup, I’m mixing up the potion
Çift bardaktan kafam güzel, içkiyi karıştırıyorum
All I wanna do is make that money and make dope shit
Tek istediğim şey para kazanmak ve yaptığım şarkıyı kaliteli yapmak
It just seem like niggas tryna sound like all my old shit
Görünüşe göre bazıları benim eski şeylerime benzemeye çalışıyor
Everybody knows it, all these niggas know me – platinum off a mixtape
Herkes biliyor, tüm bu zenciler beni platin mixtape’den tanıyor
Sipping on that codeine, pour it in my trophies
O codeine’den yudumlarken ganimetlerimin yanına koyacağım
Roll until my nose bleed
Burnum kanayasıya kadar kafayı çekeceğim
I’mma keep on singing while I’m burning up that OG
O gangsterları sinirden kudurturken şarkımı söylemeye devam edeceğim
All my niggas get it they make money all alone
Tüm zencilerim paralarını bir başlarına kazanır
Rock a chain around they neck making sure I’m getting home
Boyunlarına demiri geçirip eve geldiğimden emin olurlar
When I travel ’round the globe, make a couple mil a show
Dünyayı dolaştığımda, iki milyon gösteri yaparım
When I come back to my city, I fuck every girl I know
Şehrime geri geldiğimde ise tanıdığım tüm kızları sikerim
Used to walk around with a slouch, had a mattress on the floor
Eskiden etrafta kambur geziyordum, yerde bir yatağım vardı
Now my shit straight eating all day, tryna lose weight
Şimdi düzeldim, tüm gün yiyorum, kilo vermeye çalışıyorum
That good sex, we’ll sweat it out, hotel bedsprings we’ll wear it out
Biz bu güzel sikişi üzerimizden terleyerek atacağız, oteldeki yatağın yaylarının amına koyacağız
I ain’t gotta tell you ’cause
Size söylemeyeceğim çünkü

You know me, you know me
Benim kim olduğumu biliyorsun
You know me, you know me
Every time you try to forget who I am
Benim kim olduğumu unutmaya çalıştığın her an
I’ll be right there to remind you again
Sana tekrar hatırlatmak için orada olacağım
You know me (pow! pow!), you know me

Why don’t you shake something, shake something for the Don?
Niye bir şeylerini sallamıyorsun, Don için bir şeylerini sallayamaz mısın?
Don’t you break nothing, break nothing
Baby girl, won’t you work something, work something for the Don?
Baby girl, bir şeylerini çalıştırmaz mısın, Don için bir şeylerini çalıştıramaz mısın?
Don’t you hurt nothing, hurt nothing
Big girl, won’t you shake something, shake something for the Don?
Big girl, götünü sallayamaz mısın, o götünü benim için sallayamaz mısın?
Won’t you break nothing, break nothing?
Baby girl, won’t you work something, work something for the Don?
Baby girl, o götünü çalıştıramaz mısın, o götünü benim için çalıştıramaz mısın?
Don’t you hurt nothing, hurt nothing

‘Cause you know me, they know me
Beni sen tanıyorsun diye onlarda tanıyor
You ain’t know me, yet you know me
Beni tanıyor olsan bile tanıdığın filan yok



Teen Choice ödülü = Amerika’daki 20 yaşından küçük olanların oyları ile 
çeşitli kategorilerde en iyi filmlere, aktör/aktrislere ve en iyi şarkılara verilen ödüllerdir. 

Bu şarkının yarısı The Weeknd’in yetişkinler için şarkı yazdığını hatırlatmasıyla geçiyor, zaten çevirdiğim şarkılara göz atmışsanız anlamışsınızdır, şarkılardaki odak nokta tamamen ”Orospular ve uyuşturucular”. Adam çocuklar veya gençler için şovmen değil. Bana göre aldığı Teen Choice ödülü adama bildiğin hakaret gibi bir şey. 

Cardi B – Bartier Cardi (feat. 21 Savage) [Türkçe Çeviri] (Çeviri)

Görüntülenme: 24

Bardi in a ‘Rari, diamonds all over my body
Shinin’ all over my body, put that lil bitch on molly
Bardi!
Bitch on molly
21, diamonds all over my body
Fucked that bitch on molly
Ask him if I’m ’bout it

Bardi bir Ferrari’de,elmaslar vücudumun üzerinde
Tüm vücudumu parlatıyor,şu küçük s*rtüğün aklını başından alıyor
Bardi!
S*rtüğün aklı başında değil
21,elmaslar vücudumun üzerinde
Şu s*rtüğü aklı başında değilken becerdim
Sor ona başlayıp başlamayacağımı

Your bitch wanna party with Cardi
Senin s*rtüğün Cardi ile parti yapmak istiyor
Cartier Bardi in a ‘Rari (21)
Cartier (ünlü Fransız markası)Bardi bir Ferrari’de
Diamonds all over my body
Elmaslar vücudumun üzerinde
Shinin’ all over my body
Tüm vücudumu parlatıyor
Cardi got your bitch on molly
Cardi senin s*rtüğünün aklını başından alıyor
Bitch, you ain’t gang, you lame
S*rtük,sen bir serseri değil eziksin
Bentley truck lane to lane, blow out the brain (21)
Bentley marka kamyonet şeritten şeride geçiyor,akılları alıyor
I go insane, insane
Ben deliriyorum,deliriyorum
I drop a check on the chain, fuck up a check in the plane
Zincirin üzerine bir çek düşürdüm,uçaktaki kontrolleri s**eyim
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)

Who get this motherfucker started? (Cardi!)
Kim bu lanet olasını konuşturmaya başladı? (Cardi!)
Who took your bitch out to party? (Cardi!)
Kim s*rtüğünü partiden çıkardı (Cardi!)
I took your bitch in the party (Cardi!)
Senin s*rtüğünü partiden çıkardım
Who that be fly as a Martian? (Cardi!)
Marslı gibi uçan kim ola ki?
Who that on fleek in the cut? (Cardi!)
Bu saç kesimiyle kim havalı?
Who got the bricks in the truck? (Cardi!)
Kim kamyonete uyuşturucuları attı?
Them diamonds gon’ hit like a bitch on a bitchy ass bitch
Şu elmaslar havalı k*çlı s*rtüğün üzerinde dikkat çekecek
Bitch, you a wannabe Cardi
S*rtük,sen Cardi özentisisin
Red bottom MJ
Kırmızı tabanlı Michael Jackson
Moonwalk on a bitch, moonwalkin’ through your clique
Ay yürüyüşlü s*rtük, takım boyunca ay yürüyüşü yapıyorum
I’m moonwalkin’ in the 6
Kanada’da ay yürüyüşü yapıyorum
Sticky with the kick, moonrocks in this bitch
Tekme ile yapıştı, şu s*rtüğü taşlayın
I’m from the motherfuckin’ Bronx (Bronx)
Ben lanet olası Bronx’luyum
I keep the pump in the trunk (trunk)
Pompamı kamyonetimde tutarım
Bitch, if you bad then jump (jump)
S*rtük,zoruna gidiyorsa zıpla
Might leave your bitch in a slump (your back)
Senin s*rtüğüne bir çöküş yaşatabilirim

Your bitch wanna party with Cardi
Senin s*rtüğün Cardi ile parti yapmak istiyor
Cartier Bardi in a ‘Rari (21)
Cartier (ünlü Fransız markası)Bardi bir Ferrari’de
Diamonds all over my body
Elmaslar vücudumun üzerinde
Shinin’ all over my body
Tüm vücudumu parlatıyor
Cardi got your bitch on molly
Cardi senin s*rtüğünün aklını başından alıyor
Bitch, you ain’t gang, you lame
S*rtük,sen bir serseri değil eziksin
Bentley truck lane to lane, blow out the brain (21)
Bentley marka kamyonet şeritten şeride geçiyor,akılları alıyor
I go insane, insane
Ben deliriyorum,deliriyorum
I drop a check on the chain, fuck up a check in the plane
Zincirin üzerine bir çek düşürdüm,uçaktaki kontrolleri s**eyim
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)
 

Your bitch wanna party with a Savage (21)
Senin s*rtüğün bir Savage (Barbar) ile parti yapmak istiyor
Saint Laurent Savage in an Aston (yeah)
Saint Laurent Savage bir Aston arabasında
High end cars and fashion (21)
Son moda arabalar ve moda
I don’t eat pussy, I’m fastin’ (on God)
Oruç tutuyorum,kadınlarla birlikte olamam
I’m a Blood, my brother Crippin’
Ben Kan’ım o ise Kötürüm (Blood and Crips siyahiler arasında bir gruplaşma)
Bitch, I’m drippin’, ho, you trippin’
S*rtük ben sırılsıklamım,sen ise sendeliyorsun
Told the waitress I ain’t tippin’
Garsona bahşiş vermediğimi söyledim
I like hot sauce on my chicken (on God)
Acı sosu severim ama sadece tavuğumda
I pulled the rubber off and I put hot sauce on her titties (21)
Prezarvatifimi çıkardım ve göğüslerine acı sosu bıraktım
I’m in a Bentley truck, she keep on suckin’ like it’s tinted (21)
Bir Bentley marka kamyonetteyim,o sanki boyalıymış gibi yalamaya devam ediyor
All these VVS’, nigga, my sperm worth millions (on God)
Tüm bu elmaslarla,zenci,spermlerim milyonlara değer
The bitch so bad I popped a molly ‘fore I hit it
S*rtük çok feci ona vurduğumda aklı başından gitti

Your bitch wanna party with Cardi
Senin s*rtüğün Cardi ile parti yapmak istiyor
Cartier Bardi in a ‘Rari (21)
Cartier (ünlü Fransız markası)Bardi bir Ferrari’de
Diamonds all over my body
Elmaslar vücudumun üzerinde
Shinin’ all over my body
Tüm vücudumu parlatıyor
Cardi got your bitch on molly
Cardi senin s*rtüğünün aklını başından alıyor
Bitch, you ain’t gang, you lame
S*rtük,sen bir serseri değil eziksin
Bentley truck lane to lane, blow out the brain (21)
Bentley marka kamyonet şeritten şeride geçiyor,akılları alıyor
I go insane, insane
Ben deliriyorum,deliriyorum
I drop a check on the chain, fuck up a check in the plane
Zincirin üzerine bir çek düşürdüm,uçaktaki kontrolleri s**eyim
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)

Step in this bitch in Givenchy (cash)
Givenchy markası ile yürüyorum
Fuck up a check in Givenchy (cash)
Bu Givenchy’e bir çek bıraktım
Boss out the coupe and them inches
Spor arabadan çıktım
I fuck up a bag at the Fendi, I fuck up a bag in a minute
Fendi’de bir çantayı berbat ettim, bir dakika içinde bir çantayı berbat ettim
Who you know drip like this?
Kim böyle damlatır bilir misin?
Who you know built like this?
Kim böyle inşa eder bilir misin?
I’m poppin’ shit like a dude
Paraları erkekleri harcadığım gibi harcıyorum
Pull up to pop at your crew, brrrt, poppin’ at you (woo)
Senin ekibini geçiyorum,seni geçiyorum
They say you basic, I flooded the Rollie with diamonds
Basit olduğunu söylüyorlar, elmaslarla kaplı bir Rollie (saat markası) ile baskın yaptım
I flooded the Patek and bracelet
Bileziğimle Patek (Swiss markasının üreticisisi)’e baskın yaptım
I got your bitch and she naked
S*rtüğünü ele geçirdim ve çıplak kaldı
Ice on the cake when I bake it
Ben kek pişirirken üzerinde buz vardı
I’m switchin’ lanes in the Range
Range ile şeritleri değiştiriyorum
Swap out the dick for the brain
Aletini beyninle değişiyorum
Swap out your bitch for your main
S*rtüğünü ana borun ile değiştiriyorum
Swap out the trap for the fame
Tuzağı şöhret ile değiştiriyorum
Ice on them Carti B Cartier frames
Buzların üzerinde Cardi B Cartier çerçeveleri

Your bitch wanna party with Cardi
Senin s*rtüğün Cardi ile parti yapmak istiyor
Cartier Bardi in a ‘Rari (21)
Cartier (ünlü Fransız markası)Bardi bir Ferrari’de
Diamonds all over my body
Elmaslar vücudumun üzerinde
Shinin’ all over my body
Tüm vücudumu parlatıyor
Cardi got your bitch on molly
Cardi senin s*rtüğünün aklını başından alıyor
Bitch, you ain’t gang, you lame
S*rtük,sen bir serseri değil eziksin
Bentley truck lane to lane, blow out the brain (21)
Bentley marka kamyonet şeritten şeride geçiyor,akılları alıyor
I go insane, insane
Ben deliriyorum,deliriyorum
I drop a check on the chain, fuck up a check in the plane
Zincirin üzerine bir çek düşürdüm,uçaktaki kontrolleri s**eyim
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)
Cardi took your man, you upset, uh
Cardi sevgilini elinden aldı,kızgınsın
Cardi got rich, they upset, yeah (from what?)
Cardi zengin oldu,onlar kızgın (neye?)
Cardi put the pussy on Offset (say what?)
Cardi Offset’a veriyor (bir daha söyle?)
Cartier, Cardi B brain on Offset (21)
Cartier,Cardi B Offset’in aklına takılıyor (21)

27 Aralık 2017 Çarşamba

Melanie Martinez – Piggyback (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 7

I was three years old
All I wanted was the music and
My parents were doing everything they could
To move away from our place working over time always
While I sat up in my grandma’s project building coloring, oh

Üç yaşındaydım
Tek istediğim müzikti
Ailem elinden geleni yapıyordu
Evimizden uzaklaşıp sürekli işe dönmek için
Ben ise büyükannemin evinde boyama yapardım

Moved to a small town and started to, started to grow
Poetry written, I’m singing and dancing, oh
Photographs, painting, cartoons
That’s all I know
That’s all I know, oh

Küçük bir kasabaya taşındım ve büyümeye başladım
Şiir yazıyor,şarkı söylüyor ve dans ediyorum
Fotoğraflar,resim çizmeler,karikatürler
Tek bildiğim bunlar
Tek bildiğim bunlar

I have one best friend to this very fucking day
Since we were five years old and I fucking moved away
I wish I never did cause she’s the only one who sees me
For who I really am instead of how many I reach, oh

Böylesine kötü günümde bir tane en yakın arkadaşım var
Beş yaşımdan beri arkadaşız ve ben taşındım
Keşke taşınmasaydım çünkü beni anlayan tek kişi oydu
Elde ettiklerimdense gerçekten beni bilen kişi

Trusted too many fake people while I was still young
Gave them the benefit of the doubt, I was so wrong
I cut them off and they came for blood cause they know
They ain’t getting no more

Henüz çok gençken bir fazla sahte insana güvendim
Onlara olumlu düşünce verdim,çok yanılmışım
Onları hayatımdan çıkardım ve intikama kalkıştılar çünkü
Artık beni kullanamayacaklarını biliyordular

I’m so done with playing piggy back, oh
Swear to god I wished y’all all the best, oh
You’re lying your way to try to gain a piece of me
When you could never come close cause I know my destiny
I worked hard for my shit
Put my love in this shit
Now you’re trying to kill my name for some fame
What is this?
Tried to help you do your shit
Encouraged you to work on it
Was a good friend and you used that to your advantage

Atçılık oynamaktan(birilerini sırtında taşımaktan bahsediyor) bıktım
Yemin ederim ki hepinizin iyiliğini istiyorum,ah
Benden bir parça daha yararlanabilmek için yalanlar uyduruyorsun
Asla bana yaklaşamazsın çünkü kaderimi biliyorum
Buralara gelmek için çok çalıştım
Buralara sevgimi verdim
Şimdi sırf şöhret için adımı kirletiyorsun
Bu ne böyle?
Senin işlerinde sana yardım etmeye çalıştım
Çalışman için seni yüreklendirdim
İyi bir arkadaştım ve sen bunu kullandın

Now I’m 22 and I’ve had a crazy year of
Isolation from all the plastic people here
I cannot wait for the day
I can finally move away
Back to New York City where the realest people really stay, oh

Şimdi 22 yaşındayım ve çılgın bir yıl geçirdim
Tüm naylon insanlardan kendimi soyutladım
Bir gün dahi bekleyemem
Artık gidebilirim
Sahici insanların bulunduğu New York şehrine

Spent this whole time writing away my heart and my soul
The people I surround myself with have hearts filled with gold
Love and empathy are things that we hold so close
Trying to learn and evolve

Tüm bu zamanı kalbimden ve ruhumdan geçenleri yazmakla geçirdim
Altın kalpli insanlar beni çevrelerken
Aşk ve empati yakınımızda tuttuğumuz şeyler
Öğrenmeye ve gelişmeye çalışıyoruz

I’m so done with playing piggy back, oh
Swear to god I wished y’all all the best, oh
You’re lying your way to try to gain a piece of me
When you could never come close cause I know my destiny
I worked hard for my shit
Put my love in this shit
Now you’re trying to kill my name for some fame
What is this?
Tried to help you do your shit
Encouraged you to work on it
Was a good friend and you used that to your advantage

Atçılık oynamaktan(birilerini sırtında taşımaktan bahsediyor) bıktım
Yemin ederim ki hepinizin iyiliğini istiyorum,ah
Benden bir parça daha yararlanabilmek için yalanlar uyduruyorsun
Asla bana yaklaşamazsın çünkü kaderimi biliyorum
Buralara gelmek için çok çalıştım
Buralara sevgimi verdim
Şimdi sırf şöhret için adımı kirletiyorsun
Bu ne böyle?
Senin işlerinde sana yardım etmeye çalıştım
Çalışman için seni yüreklendirdim
İyi bir arkadaştım ve sen bunu kullandın

I’m so done with playing piggy back, oh
Swear to god I wished y’all all the best, oh
You’re lying your way to try to gain a piece of me
When you could never come close cause I know my destiny

Atçılık oynamaktan(birilerini sırtında taşımaktan bahsediyor) bıktım
Yemin ederim ki hepinizin iyiliğini istiyorum,ah
Benden bir parça daha yararlanabilmek için yalanlar uyduruyorsun
Asla bana yaklaşamazsın çünkü kaderimi biliyorum

The Weeknd – Kiss Land (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 16

Şarkı YouTube Video Link ——-> https://www.youtube.com/watch?v=eN84vAqO9NY

—-god—-

When I got on stage, she swore I was six feet tall
Sahneye çıktığımda kız boyumun 1.82 metre olduğuna yemin etmişti
But when she put it in her mouth she can’t seem to reach my (ball, ball)
Ama sikimi ağzına aldığı zaman, taşşaklarıma ulaşamıyor gibi görünüyordu
Ballin’ ain’t an issue for me, I’ll make a hundred stacks right back next week
Para yapmak benim için bir sorun değil, haftaya tekrar yüz yığın daha yapacağım
Do it all again, I’m faded off the wrong thing, the wrong thing
Hepsini yine tekrarlayacağım, yanlış şeyden kafaya çekmişim, yanlış şeyden
And I’ll admit baby, I’m a little camera shy
Ve itiraf edeceğim bebeğim, kameradan birazcık utanıyorum
But exceptions can be made baby, cause you’re too damn fly
Ama ayrıcalıklar yapılabilir bebeğim, çünkü sen çok güzelsin amına koyayım
For what it’s worth, I hope you enjoy the show
Ne olursa olsun, inşallah gösteriden zevk alırsın
Cause if you’re back here only takin’ pictures
Çünkü yine buraya sadece fotoğraf çekmek için geleceksen
You gon’ have to take your ass home
O götünü eve geri götürmek zorunda kalacaksın

Cause the only thing you’re takin’ is your clothes off
Çünkü çekip çıkaracağın tek şey üzerindeki kıyafetler olacak
Go ‘head girl, strip it down, close your mouth
Hadi devam et kızım, soyun, ağzını kapa
I just wanna hear your body talk
Sadece vücudunun oynayışını görmek istiyorum

Oh girl
Oh kızım
Don’t hold back
Utanma
Let it out
Çıkar
Don’t hold back
Geri durma
Let it out
Çıkar
Don’t hold back
Utanma

You can meet me in the room where the kisses ain’t free
Benimle öpücüklerin bedava olmadığı odada buluşabilirsin
You gotta pay with your body
Vücudun ile ödemelisin
Not really into kisses leading into nothing
Çünkü öpücükler hiç bir yere götürmüyor
I’m into shows every night
Her gece gösterideyim
If you play your cards right
Eğer kozlarını iyi oynarsan
I might fuck around, bring your whole crew on tour
Belki sikişebilirim, gelirken tüm tayfanı tura getir
Fuck around, turn you ‘to my west coast girl
Etrafta siktir, seni west coast kızım yapacağım
Until they book a show in NYC
Birileri New York’ta gösteri ayırtasıya kadar
Gotta fly back east where the city don’t sleep
Doğuya, şehrin uyumadığı yere, geri uçmalıyım
Woah, try to finish all this potion
Woah, tüm bu içkiyi bitirmeye çalış
Baby take your time, try to sip it ’til the mornin’
Bebeğim istediğin kadar zamanını al, sabaha kadar içmeye çalış
And if you’re still up, I’ll tryna fuck you in the mornin’
Ve hala ayakta olursan sikmeye çalışırım
Said I’m two days strong
İki gün ayakta kalacak kadar güçlüyüm
And never sleep until it’s mornin’, to the morning
Ve sabah olasıya kadar hiç uyumam, sabaha kadar

Cause the only thing you’re takin’ is your clothes off
Çünkü çıkaracağın tek şey kıyafetlerin olacak
Go ‘head girl, strip it down, close your mouth
Devam et kızım, soyun, ağzını kapa
I just wanna hear your body talk
Sadece vücudunun sesini duymak istiyorum

Oh girl
Oh kızım
Don’t hold back
Utanma
Let it out
Çıkar
Don’t hold back
Geri durma
Let it out
Çıkar
Don’t hold back
Utanma

—–GOD—–

I got a brand new place, I think I’ve seen it twice all year
Yepyeni bir mekanım var, galiba tüm sene boyunca sadece iki kez gördüm
I can’t remember how it looks inside
İçerisi nasıl görünüyor hatırlayamıyorum
So you can picture how my life’s been
O yüzden hayatımın nasıl geçtiğini gözünde canlandırabilirsin
I went from starin’ at the same four walls for 21 years – to seein’ the whole world in just twelve months
Tüm dünyayı sadece 12 ayda görmek için 21 yıl boyunca aynı dört duvara bakmaktaydım
Been gone for so long I might have just found God
O kadar kendimde değildim ki tanrıyı bile bulmuş olabilirim
Well probably not, if I keep my habits up
Eğer hobilerime bağlı kalırsam büyük ihtimalle bulamayacağım
Probably not if I can’t keep up with lovin’
Eğer sevmeye devam edemezsem büyük ihtimalle bulamayacağım
And I can’t stand talkin’ to brand new girls
Ve yeni kızlarla konuşmaya dayanamıyorum
Only bitches down to fuck when you shower them with ones
Sadece, biriyle banyo yaptırdıktan sonra sikişmeye razı olan orospulara dayanabiliyorum
Probably not if my niggas round them up
Eğer zencilerim kızların etrafını sararsa büyük ihtimalle dayanamayacağım
Probably not if we take ’em to my spot
Eğer kızları benim mekana götürürsek büyük ihtimalle dayanamayacağım
Probably not if I tweak all day just to sleep at night
Sırf gece uyumak için tüm gün kafayı çekersem büyük ihtimalle dayanamayacağım
God damn I’m high
Ananı sikeyim, kafam bir milyon
My doctor told me to stop
Doktorum durmamı söyledi
And he gave me something to pop
Ve patlatmam için hap verdi
I mix it up with some Adderall’s and I wait to get to the top
O hapı adderall ile karıştırarak zirveye çıkasıya kadar beklerim
And I mix it up with some alcohol and I pour it up in a shot
Ve o hapı alkol ile karıştırıp tek yudumda mideye indiririm
I don’t care about you, why you worried ’bout me?
Sen sikimde filan değilsin, niye benim için endişelisin?
All I want is that smoke, give me all of that smoke
Tek istediğim o sigara, bana tüm o sigarayı ver
Last week was my rough week, I’m still drippin’ down from my nose
Geçen hafta zor haftamdı, hala burnumdan kokain akıyor
And I don’t know how to drive, I make my driver get high
Ve araba nasıl sürülür bilmiyorum, sürücümün kafasını güzel yapıyorum
But If he goes under that 110, believe my driver gettin’ fired
Ama, eğer sürücüm hayır ayağına girerse, inan ki o adam kovulacak
And I don’t got any friends, I got XO in my bloodwork
Ve arkadaşım filan da yok, benim kan tahlilimde XO var
And I’m posted up down in Florida Ft. Lauderdale to that MIA
Ve afişlerim Florida’dan Miamia kadar asılı
Cold drinks with Grand Marnier to the break of dawn
Şafak bitesiye kadar Grand Marnier ile soğuk içecekler
Kahlua milk White Russian when the sun hits
Güneş çıkınca White Russian Kahlua Milk
White Russian with tongue tricks
Sakso marifetleri olan beyaz Rus
I like the feeling of your tongue rings
Dilindeki demirleri hissetmeye bayılıyorum
She likes the way my whole tongue flip
O da benim dilimi döndürme şeklime bayılıyor
She grind hard for tuition
Okul parası için çok çalıştı
She grind hard ’til her teeth chip
Dişi kırılasıya kadar çok çalıştı
I make her hide it with gold grills
Gold grills ile kızın dişlerini saklatırım
I make her suck it with gold grills in the back room, In the VIP
Arka odanın VIP kısmında, gold grill takıyorken kıza sikimi yalatırım
She don’t ever sleep…
Kız hiç uyumaz

[Outro x2:] This ain’t nothing to relate to [x3] Bu hiç ilişki kurulabilecek bir şey değil
This ain’t nothing to relate to – even if you try
Denesen bile bu ilişki kurulabilecek bir şey değil
You tried, you tried, you tried
Denedin, denedin, denedin
You tried, you tried, you tried
You tried, you tried, you tried

Gold grill:

Grand Marnier:

White Russian Kahlua Milk:

Tounge ring:

Adderall:

The Weeknd – Odd Look (Remix) (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 16

Şarkı YouTube Video Link ——-> https://www.youtube.com/watch?v=DZVufkUOzuI

—-JESUS—-

Your hesitation speaks to me louder than million words per minute
Senin çekingenliğin bana dakika başına bir milyon sözcükten daha da sesli konuşuyor
I was born to this life you’re living, in this game, oh yea
Ben bu oyuna senin yaşadığın dünyada hayata gelmişim
(Said) Said nothing will ever be, ever be the same when you’re finished
Bitirdiğinde hiç bir şey, hiç bir zaman aynı olmazmış
I freed a couple souls, just yesterday, oh yea
Daha dün iki üç tane ruhu özgürlüğüne kavuşturdum

I had a good girl in my room
Odamda uslu bir tane kız var
No tats on her skin, I put work all in her purse
Cildinde hiç dövmesi yok, amcığına yapacağı bir iş verdim
She got guilt all in her grin
Kızın sırıtışında günahkarlık var
And I swear it be the same every fuckin where that I’ve been
Ve yemin ederim ki bu bulunduğum her yerde aynı
All you girls try to be saints, I’ll make you wanna sin
Siz tüm kızlar aziz olmaya çalışın, ben size günah yaptırmak isteteceğim
You can come to my hotel(burada ”home town”da demiş olabilir ama ”hotel” kelimesi şarkıya daha çok bütünlük sağlıyor o yüzden ”hotel” olarak aldım)
Otelime gelebilirsiniz
You can bring me a friend
Benim için arkadaş da getirebilirsiniz
You can dress up like twins, I can teach you some French
Sanki ikizmişsiniz gibi giyinebilirsiniz, size biraz Fransız öğretebilirim
Paperplanes full of kush, a couple cups full of gin
Sigaralar marijuana otu ile dolu, bardaklar gin ile
Don’t know what city I’m in, wake up and do it again
Hangi şehirdeyim bilmiyorum, tekrar kalkıp aynısını yine yapacağım
And if you know me well then I don’t like to talk
Ve eğer beni iyi tanıyorsan konuşmayı sevmem
But when I make a move, you know it’s loud as fuck
Ama ben bir hamle yapınca yeterince sesli olduğunu biliyorsundur
And if you wanna scream, get loud as fuck baby
Ve haykırmak istersen istediğin kadar sesli haykır bebeğim
I can tell you’ve earned a bit of deconstruction
Birazcık parçalanmayı hak ettiğini söyleyebilirim
A little bit, a little bit, ooh yeah… ooh
Birazcık, birazcık

Your hesitation speaks to me louder than million words per minute
Senin utangançlığın bana dakika başına bir milyon sözcükten daha da çok konuşuyor
I was born to this life you’re living, in this game, oh yeah
Ben bu oyuna senin yaşadığın dünyada hayata gelmişim
Said nothing will ever be… ever be the same, when you’re finished
Sen sikişini bitirdikten sonra hiç bir şey, hiç bir zaman aynısı olmazmış
I freed a couple of souls, just yesterday, ooh yeah
Ama ben daha dün iki çift kadını özgürlüğüne kavuşturdum

—-jesus—-

Do you feel like you’ll come back around?
Eski haline geri dönecekmiş gibi hissediyor musun?
Does it make you strong?
Seni güçlü yapıyor mu?
Do you feel like you can take the planet on? Oh girl
Dünyayı yerinden sökecekmişsin gibi hissediyor musun?
Did I seem to give you a little bit more love – to your gloomy life – to your empty life?
Senin kasvetli hayatına, senin boş hayatına biraz fazla mı sevgi vermişim gibi görünüyor?
Little life, little lie, oh yea
Değersiz hayatına, küçük yalan
Do you feel like you got your money’s worth?
Aldığın paraya değmiş gibi hissediyor musun?
Cause if you did this round’s on me
Çünkü öyle hissediyorsan bu sefer ki benden
Just promise that you’ll come back to me
Sadece bana geri döneceğine söz ver
Feed me, baby, feed me, baby
Doyur beni bebeğim, doyur beni bebeğim

Your hesitation speaks to me louder than million words per minute
Senin çekingenliğin bana dakika başına bir milyon sözcükten daha da sesli konuşuyor
I was born to this life you’re living, in this game, oh yea
Ben bu oyuna senin yaşadığın dünyada hayata gelmişim
Said nothing will ever be, ever be the same when you’re finished
Bitirdiğinde hiç bir şey, hiç bir zaman aynı olmazmış
I freed a couple souls, just yesterday, baby
Daha dün iki üç tane ruhu özgürlüğüne kavuşturdum bebeğim

Mikky Ekko – Blood On Surface (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 21

Mikky Ekko-Blood On Surface (Türkçe Çeviri)

Holding the key to unlocking the door
Açık kapıyı anahtarla tutuyorsun

In your mind, in your mind, in your mind
Aklında, aklında, aklında

Hard to believe, yeah it’s hard to believe what you find, what you find, what you find
İnanması zor, evet inanması zor ne buluyorsun, ne buluyorsun, ne buluyorsun

Bones, I’m strong enough to break your fall
Kemikler, ben senin düşüp kırılmandan yeterince güçlüyüm

So hard to see what you see with the sun in your eyes, in your eyes, in your eyes
Güneşle gözlerinde, gözlerinde, gözlerinde ne görüyorsun söylemek çok zor

Hoping, trying, players are losing
Umut ediyorum, deniyorum, dua edenleri kaybediyorum

Live and dying, who are we fooling?
Yaşıyor ve ölüyorum kim biz mi aptalız?

NAKARAT
How can I believe when everyone’s heart is breaking?
Herkesin kalbi kırıldığına nasıl inanabilirim?

If it’s up to me to say what I want, what I want is to say
Eğer söylemek için beni yükseltirsen, ne isteyebilirim, söylemek için ne isteyebilirim

No more, no more, no more blood on the surface
Daha fazla, daha fazla, daha fazla kan yok yüzeyde

We’ve been cut to pieces
Parçalara bölündük

Well, how can I believe when everyone’s heart is breaking
Öyleyse herkesin kalbi kırıldığına nasıl inanabilirim?

Broken and cheap like a token to keep to survive, survive, survive
Kırık ve hayatta kalmamı, hayatta kalmamı, hayatta kalmamı sağlayacak bir hatıra gibi ucuzum

Love is a tree but it’s open and sweet
Aşk bir ağaç ama açık ve tatlı

Cause it’s all gonna eat you alive
Çünkü hepsi seni canlı yemeli

Everyone’s heart
Herkesin kalbi

No more, no more, no more, no more, no more
Daha fazla, daha fazla, daha fazla, daha fazla, daha fazla

No more, no more, no
Daha fazla, daha fazla, hayır

Everyones heart (is breaking)
Herkesin kalbi (kırılıyor)

We’ve been cut to…
Biz bölündük…

How can I believe when everyones heart is breaking?
Herkesin kalbi kırıldığına nasıl inanabilirim?

How can I believe when everyones heart is breaking?
Herkesin kalbi kırıldığına nasıl inanabilirim?

How can I believe?
Nasıl inanabilirim?

26 Aralık 2017 Salı

Tom Pretty – Free fallin (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 5

Tom Pretty – Free fallin (Türkçe Çeviri)

She’s a good girl, loves her mama
O iyi bir kız ,Annesini sever
Loves Jesus and America too
Amerikayı ve isayı da tabii
She’s a good girl, crazy ’bout Elvis
O iyi bir kız ,elvise deli olur
Loves horses and her boyfriend too
Atları ve Erkek arkadaşınıda sever
It’s a long day, livin’ in Reseda
Uzun bir gün resedada yaşanan
There’s a freeway, runnin’ through the yard
Avluda dolaşan bir otoyol var
And I’m a bad boy, cause I don’t even miss her
Ve ben kötü bir çocuğum ,Çünkü onu hiç özlemiyorum
I’m a bad boy for breakin’ her heart
Ben kötü bir çocuğum kalbini kırdım çünkü onun

And I’m free, free fallin’
Vee ben serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
(Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)
Yeah I’m free, free fallin’
Evet ben Serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)

All the vampires, walkin’ through the valley
Tüm vampirler vadi boyunca yürüyorlar
Move west down Ventura Blvd
Ventura Blvd’den batıya doğru ilerleyin
And all the bad boys are standing in the shadows
Ve tüm kötü çocuklar gölgede duruyorlar
And the good girls are home with broken hearts
Ve iyi kızlar kırık kalpleriyle evde.

And I’m free, I’m free fallin’
Vee ben serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)
Yeah I’m free, free fallin’
Evet ben Serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)

I wanna glide down over Mulholland
Mulholland’ın üzerinden süzülmek istiyorum
I wanna write her name in the sky
Onun adını gökyüzüne yazmak istiyorum
I’m gonna free fall out into nothin’
Ben serbest düşüten hiçliğe çıkacağım
Gonna leave this world for awhile
Bu dünyayı bir süre terkedeceğim

Beyonce – Halo (Türkçe çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 6

Beyonce-Halo (Türkçe çeviri)

Remember those walls I built?
Yaptığım duvarları hatırlıyor musun?
Well, baby they’re tumbling down
Bebeğim Devriliyorlar
And they didn’t even put up a fight
Ve kavgaya karşı koymadan daha
They didn’t even make a sound
Ses bile çıkmarmadan
I found a way to let you in
Içeri girmen için bir yol buldum
But, I never really had a doubt
Ancak hiç şüphe etmedim
Standing in the light of your halo
Senin hale nin ışığında duruyor
I got my angel now
Meleğim şimdi

It’s like I’ve been awakened
Sanki uyanığım gibi
Every rule I had you breakin’
Seni kırdığın her kural
It’s the risk that I’m taking
Aldığım her risk
I ain’t never gonna shut you out!
Seni asla susturmayacağım

Everywhere I’m looking now
Her yerde şimdi aradığım
I’m surrounded by your embrace
Sarılıp kuşatılmış
Baby, I can see your halo
Bebeğim senin haleni görüyorum
You know you’re my saving grace
Benim kurtarış lutfü olduğumu biliyorsun
You’re everything I need and more
İhtiyacım olandan fazlası var sende
It’s written all over your face
Bu yüzünün heryerine yazılmış
Baby, I can feel your halo
Bebeğim senin haleni hissedebiliyorum
Pray it won’t fade away
Kaybolmaması için dua et

I can feel your halo, halo, halo
Hissedebiliyorum senin Haleni haleni haleni
I can see your halo, halo, halo
Görebiliyorum senin Haleni haleni haleni
I can feel your halo, halo, halo
Hissedebiliyorum senin Haleni haleni haleni
I can see your halo, halo
Görebiliyorum senin Haleni haleni haleni
Halo, ooh ooh…..

Hit me like a ray of sun
Bana güneş ışını gibi vur
Burning through my darkest night
En karanlık gecem boyunca yanan
You’re the only one that I want
Sen benim istediğim tek şeysin
Think I’m addicted to your light
Sanırım senin ışığına bağımlı oldum
I swore I’d never fall again
Yemin ederim tekrar asla düşmem
But this don’t even feel like falling
Ama bu düşme gibi hissetmiyor bile
Gravity can’t begin to pull me back to the ground again
Yer çekimi bir daha yere geri çekemez beni

The Weeknd – Adaptation (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 10

When the sun goes up, you’re searching for a love
Güneş çıkınca aşk için bir arayışa çıkıyorsun
So your heart won’t lead you to anyone
O yüzden kalbin seni hiç kimseye yönlendirmiyor
When the sun goes down, I know what you become
Güneş batınca ne olduğunu biliyorum
You become awake, unlike the rest of us
Geriyi kalanlarımızın aksine sen uyanık oluyorsun

I lay my head on a thousand beds
Kafamı binlerce yatağa yatırdım
It’s been a test to see how far a man can go without himself
Bir adamın kendisinde olmadan ne kadar uzağa gidebileceğini görmek için bir test oldu
I think I lost the only piece that held it all in place
Galiba beni tek bir yerde bütün tutan tek parçamı kaybettim
Now my madness is the only love I let myself embrace
Şimdi ise kendimin benimsemesine izin verdiğim tek aşk, deliliğim
I could’ve stayed
Hiç orospu sikmeyip bütün kalabilirdim
But I chose the life
Ama yaşamayı seçtim
I chose the life
Yaşamayı seçtim
Then I realized
Sonra farkına vardım:
She might have been the one
En başta gelecek kadın o olabilirdi
I let it go for a little fun
Beş saniyelik zevk için vazgeçtim
I made a trade
Bir takas yaptım
Gave away our days for a little fame
Üç kuruşluk ün için günlerimizi feda ettim
Now I’ll never see your face
Şimdi bir daha yüzünü göremeyeceğim
But it’s okay I adapted anyway
Ama sorun değil, zaten görmemeye alışığım

Adapted to these models who’s adapted to the bottle
İçkilere bağımlı olan bu mankenlere alışığım
They take it down like water Just to burn away their sorrows
Sırf acılarını gidermek için içkiyi mideye su gibi indiriyorlar
I’ll stay up till tomorrow just to tear down all their morals
Sırf ahlaklarını parçalamak için yarına kadar uyanık olacağım
And all is fair in love and war
Ve yapacaklarımın hepsi aşk ile savaşa adil
She’s pure, so pure, like the love that’s so uncut and raw
Çok temiz, kız çok temiz, sanki hiç işlenmemiş ve çiğ bir aşk gibi
And clean, so clean, as opposed to what I offered
Ve temiz, çok temiz, sanki sunduğum şeye karşı

‘Cause I chose the life
Çünkü yaşamayı seçtim
I chose the life
Yaşamı seçtim
Then I realized – she might have been the one
Daha sonra en başta gelecek kadının o olabileceğinin farkına vardım
I let it go for a little fun
Ama ben birazcık zevk için vazgeçtim
I made a trade
Bir takas yaptım
Gave away our days for a little fame
Birazcık ün için beraber geçirecek günlerimizi feda ettim
Now I’ll never see your face
Şimdi bir daha yüzünü göremeyeceğim
But it’s okay I adapted anyway
Ama sorun değil, zaten alışığım

She might just be the one [x4] Bir tek seveceğim kız o olabilirdi

25 Aralık 2017 Pazartesi

Maren Morris – I Could Use A Love Song (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 9

Usually a drink will do the trick
Take the edge off quick, sitting in the dark
With a shared cigarette
Seeing eye-to-eye, and heart-to-heart
But maybe I’m just getting old
Used to work but now it don’t

Genelde bir içkidedir hüner
Karanlıkta otururken paylaşılan bir sigara ile
Hızlıca rahatlatır
Göz göze görererk,kalp kalbe
Ama belkide sadece yaşlanıyorum
Eskiden işe yarardı ama artık yaramıyor

A long gone drive
You know the kind where you take a turn
And you don’t know why
But it clears your mind, a surefire cure
I need something stronger
That’ll last a little longer

Uzun kat edilen bir yol
Dönüş yapman gereken yeri bilirsin
Ve nedenini bilmezsin
Ama bu aklını aydınlatır sağlam bir tedavi ile,
Daha güçlü bir şeye ihtiyacım var
Biraz daha uzun sürecek bir şeye

I could use a love song
That takes me back, just like that
When it comes on
To a time when I wouldn’t roll my eyes
At a guy and a girl
Who make it work in a world
That for me so far just seems to go so wrong
Yeah I could use, I could use a love song

Bir aşk şarkısını kullanabilirim
Beni geriye götüren,işte böyle
Çaldığında
Gözlerimi devirmediğim bir zamanda
Dünyada bunu başarabilen
Bir erkek ve bir kız var
Şimdiye kadar yanlış gidişat gibi görünüyor
Evet kullanabilirim,bir aşk şarkısını kullanabilirim

I wish I didn’t know so much
I peeked behind the curtain
Now that magic rush
Feels like a trick that isn’t working
But I haven’t lost all hope yet
Yeah it’s hurting but it ain’t dead

Keşke bu kadar fazla bilmeseydim
Perdenin arkasını gözetledim
Şimdi ise büyü bozuldu
İşin sırrı işe yaramıyor gibime geliyor
Evet canımı acıtıyor ama daha öldürmedi

I could use a love song
That takes me back, just like that
When it comes on
To a time when I wouldn’t roll my eyes
At a guy and a girl
Who make it work in a world
That for me so far just seems to go so wrong
Yeah I could use, I could use a love song

Bir aşk şarkısını kullanabilirim
Beni geriye götüren,işte böyle
Çaldığında
Gözlerimi devirmediğim bir zamanda
Dünyada bunu başarabilen
Bir erkek ve bir kız var
Şimdiye kadar yanlış gidişat gibi görünüyor
Evet kullanabilirim,bir aşk şarkısını kullanabilirim

Give me a sign or a rhyme or a reason
Just something that I can believe in

Bana bir işaret ya da bir kafiye ya da bir neden var
Sadece inanabileceğim bir şey ver

I could use a love song
That takes me back, just like that
When it comes on
To a time when I wouldn’t roll my eyes
At a guy and a girl
Who make it work in a world
That for me so far just seems to go so wrong
Yeah I could use, I could use a love song

Bir aşk şarkısını kullanabilirim
Beni geriye götüren,işte böyle
Çaldığında
Gözlerimi devirmediğim bir zamanda
Dünyada bunu başarabilen
Bir erkek ve bir kız var
Şimdiye kadar yanlış gidişat gibi görünüyor
Evet kullanabilirim,bir aşk şarkısını kullanabilirim

Ilkay Sencan feat. Mr And Mrs Cactus – Synchronized ( Türkçe Çeviri ) (Çeviri)

Görüntülenme: 18

Ilkay Sencan feat. Mr And Mrs Cactus – Synchronized ( Türkçe Çeviri )

Oh
why is everyone so synchronized ? (X2)

Neden herkes böyle senkronize olmuş?

Elevator Music, The bills are due

50 times around the block you’ve seen it too

7 cups of coffee and the traffic jam

I got sick of living this mundane life

Oh

oh

Asansör müziği,faturaların süresi doldu

Apartmanın etrafında sen de bunu 50 kez gördün

7 fincan kahve ve trafik sıkışıklığı

Bu durağan hayattan bıktım

Oh

oh

Woke up in an empty bed he was gone

Radio keeps playing his favourite song

Same man in the subway at the same damn time

I got sick of living this mundane life, Ohh!

Ohh!

oh

Boş bir yatakta uyandım ve o gitmişti

Radyo onun sevdiği müziği çalıp duruyor

Aynı adam aynı lanet olası trende

Bu durağan hayattan bıktım

Oh

oh

why is everyone so synchronized ? (X2)

Is this how you want to live

Put your answer in quotations

Or dont say nothing at all

Elevator music the

Working on the weekend till

Have you bought every product

oh

oh

Neden herkes böyle senkronize olmuş?

Böyle mi yaşamak istiyorsunuz

Alıntılarına cevaplarını ekle

Ya da hiç bir şey söyleme

Asansör müziği

Hafta sonuna kadar çalışıyor

Her ürünü aldın mı 

oh

oh

why is everyone so synchronized ? (X2)

Is this how you want to live

Put your answer in quotations

Or dont say nothing at all

Elevator music the

Working on the weekend till

Have you bought every product

O oh, o oh, o oh, o oh

Neden herkes böyle senkronize olmuş?

Böyle mi yaşamak istiyorsunuz

Alıntılarına cevaplarını ekle

Ya da hiç bir şey söyleme

Asansör müziği

Hafta sonuna kadar çalışıyor

Her ürünü aldın mı 

O oh, o oh, o oh, o oh

Ignore-moi Türkçe çevirisi

Fais comme s’il n’y avait jamais rien eu entre nous deux
İkimizin arasında sanki asla bir şey yokmuş gibi davran

Et continue ta route, oublie-moi désormais.
Ve yoluna devam et,bundan böyle beni unut

Fais comme s’il ne s’était rien passé
Sanki hiçbir şey olmamış gibi davran

Et accorde un laisser-passer
Ve eskiden seni seven

à cette pauvre idiote qui t’aimais.
Bu zavallı aptala bir geçiş izni ver

La prochaine fois que tu me vois,
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

Ignore-moi, ignore-moi.
Tanıma beni,tanıma beni

Fais comme si tu me connaissais pas
Sanki beni tanımıyormuş gibi davran

Fais comme si j’existais pas
Sanki ben yokmuşum gibi davran

De grâce, ne me laisse aucun espoir
Lütfen,bana hiç ümit bırakma

Fais comme si tu m’avais jamais vu
Beni hiç görmemiş gibi davran

Fais comme si je n’existais plus
Ben artık yokmuşum gibi davran

Je préfère l’enfer au purgatoire
Araftaki cehennemi tercih ederim

La prochaine fois que tu me vois,
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

Ignore-moi, ignore-moi.
Tanıma beni,tanıma beni

(Da-da-da da da-déh-da-da-dah)

Fais comme si j’étais une étrangère.
Sanki ben bir yabancıymışım gibi davran

À l’avenir je te suggère, chéri, ceci : ignore-moi.
Gelecekte sana şunu öneriyorum sevgilim :beni tanıma

La prochaine fois que tu me vois,
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

Ignore-moi, ignore-moi.
Tanıma beni,tanıma beni

Fais ça pour moi.
Bunu benim için yap

La prochaine fois que tu me vois…
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

(Da-da-da da da-déh-da-da-dah)
Çeviren:Ahmet KADI

The Weeknd – Tears In The Rain (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

They all feel the same
Hepsi aynı hissediyor
Adjust to the fame
Şöhrete ayarlanmışlar
Cause no one will love you like her
Çünkü hiç kimse seni o kızın sevdiği kadar sevmeyecek
It’s pointless
Yararsız
Like tears in the rain
Tıpkı yağmurdaki göz yaşları gibi
So now that she’s gone
Şimdi o kız da gittiğine göre
Embrace all that come
Tüm o yeni gelenleri benimse
And die with a smile
Ve bir gülücükle öl de
Don’t show the world how alone you’ve become
Dünyaya ne kadar çok yalnız birine dönüştüğünü gösterme
[x2]

When it’s said and done
Söylenip bittiğinde
I already felt love
Aşkı çoktan hissetmiştim
And I let it end up
Ve yok olmasına izin verdim
End up dying by itself
Kendisini yok etmesine izin verdim
And when it’s said and done
Ve söylenip bittiğinde
You were better off
Daha iyiydin
You deserve real love
Sen gerçek bir aşkı hak ediyorsun
And I deserve to be by myself
Ben ise bir başıma olmayı hak ediyorum
Cause I’ve gone too far
Çünkü çok ileri gittim
And I started too young – to give up
Ve pes etmeye çok erken başladım
And even if I changed
Ve değişsem bile
It would be too late
İş işten çoktan geçmiş olacak
I exposed my ways
Yöntemlerimi açıkta bıraktım
Now every girl I touch
Şimdi dokunduğum her bir kız

—-

They all feel the same
Hepsi bana aynı hissettiriyor
Adjust to the fame
Bende olan şöhrete ayarlanmışlar
Cause no one will love you like her
Hiç kimse seni, beni terk eden o kız gibi sevmeyecek
It’s pointless
Yararsız
Like tears in the rain
Tıpkı yağmurdaki göz yaşları gibi
So now that she’s gone
Şimdi o beni terk eden kız seni de terk ettiğine göre
Embrace all that come
Tüm o yeni gelecek kızları çok iyi benimse, tıpkı benim benimsediğim gibi
And die with a smile
En sonunda bir gülücükle öl de
Don’t show the world how alone you’ve become
Dünyaya o kız olmadan ne kadar yalnız birine dönüştüğünü gösterme
They all feel the same
Çünkü o yeni gelecek kızların hepsi sana aynı boşluğu hissettirecek, tıpkı bana hissettirdiği gibi

—-

I should’ve let you leave
Terk etmene izin vermeliydim
But, I let you watch me slip away
Ama onun yerine; hiç bir ses çıkarmadan, yavaş yavaş yok olup gitmemi izlemene izin verdim
I could’ve set you free
Seni özgürlüğe kavuşturabilirdim
But, I’m selfish
Ama bencilim
I watched you stay
Senin kalmanı izledim 

She has no recollection – of the life she had without me
Kızın bensiz yaşadığı hayata dair hiç bir anısı yok
She let it slip away, away, away
Yok olup gitmesine gözlerini yumdu
It’s so sad it had to be this
Böyle olmuş olması çok acı
She forgot the good things about me
Benim hakkımdaki iyi şeyleri unuttu
She let it slip away, away, away
Yok olup gitmesine izin verdi
[x2]

They all feel the same
Hepsi aynı hissediyor
Adjust to the fame
Şöhreti ayarlanmışlar
Cause no one will love you like her
Çünkü hiç kimse seni o kızın sevdiği kadar sevmeyecek
It’s pointless
Yararsız
Like tears in the rain
Tıpkı yağmurdaki göz yaşları gibi
So now that she’s gone
Şimdi o kız da gittiğine göre
Embrace all that come
Tüm o yeni gelenlere kucak aç
And die with a smile don’t show the world how alone you’ve become
Ve bir gülücükle öl de dünyaya ne kadar yalnız birine dönüştüğünü gösterme
[x2]

She has no recollection – of the life she had without me
Kızın bensiz yaşadığı hayata dair hiç bir anısı yok
She let it slip away, away, away
Hesinin kayıp gitmesine gözlerini yumdu
It’s so sad it had to be this
Böyle olmuş olması çok acı
She forgot the good things about me
Benim hakkımdaki iyi şeyleri unuttu
She let it slip away, away, away
Yok olup gitmesine izin verdi

The Weeknd – The Town (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

You did many things – that I liked, that I liked
Hoşuma giden bir çok şey yaptın
And you like diamond rings
Ve sen elmas yüzüklerden hoşlanıyorsun
I can provide, I can provide for you
Bulabilirim, senin için bulabilirim
You made me feel so good
Bana çok güzel hissettirmiştin
Before I left on the road
Yolda seni bırakmadan hemen önce
And you deserve your name on a crown, on a throne
Ve sen adını bir tacın, bir tahtın üzerinde hak ediyorsun
[x2]

I haven’t been around the town in a long while
Mahellede uzun zamandır yoktum
I apologize but I
Özür dilerim, ama
I’ve been trying to get this money like I got a couple kids who rely on me
Sanki bana güvenen iki üç çocuk varmış gibi bu parayı üzerimden atmaya çalışıyordum
I remember on the bathroom floor before I went on tour when you said we couldn’t do it again
Ben tura çıkmadan önce tuvaletin orda bana ”Tekrar yapamayız” dediğini hatırlıyorum
Cause you had a thing with some other man
Çünkü başka bir adamla aranızda bir şey varmış
You said it was love
O şeyin ”Aşk” olduğunu
And you said you were lost
Ve kaybolmuş olduğunu söylemiştin
Then you wished me good luck – to find somebody to love
Sonra sevecek başka birini bulmam için bana iyi şanslar dilemiştin
But, ooh
Now I’ve heard that you’re single
Ama şimdi tasmandan tutacak birinin olmadığını duydum
And oh, I’ll give you something to live for
Şimdi sana yaşamaya amaç edineceğin bir şey vereceğim
Yes, I would
Evet vereceğim

Honey please
Tatlım lütfen
You never thought you’d ever see my face again
Yüzümü bir daha göreceğini hiç sanmıyordun
But your love just swayed the lies
Ama aşkın sadece yalanlara boyun eğdirdi
when he stared into your eyes
O adam senin gözlerine baktığı zaman
He just might be too good for you
Hatta o adam senin için gereğinden çok iyi olabilir
You’re almost dead to him
Sen neredeyse onun için bir ölüsün
You’re sleeping with a frozen heart
Seni siklemeyen bir kalple düzüşüyorsun
Well baby girl it’s over now
Well baby girl, o iş artık bitti
And you can always count on me
Ve her zaman bana güvenebilirsin
Your unshackled boy, unrestrainted to touch
Senin zincirsiz oğluna, sınırsız dokunuşa özgür oğluna
So immune to love
Aşka bağışık oğluna
And it feels so priceless to me – that you’re always free – that you’ll take me in
Ve senin her zaman özgür olman, senin beni kabul etmen; benim için çok önemli
Now I’m everything, your everything
Şimdi her şey benim, senin her şeyin benim
I bet you’ll take me in
Her iddiasına girerim beni kabul edeceksin
I know you’ll take me in now
Beni şimdi kabul edeceğini biliyorum
The same place I left you in
Seni bıraktığım aynı yerde
Bet you’ll take me in
Beni kabul edeceksin
I know you’ll take me in
Beni kabul edeceğini biliyorum
I know you’ll take me in – the same place I left you in
Seni bıraktığım aynı yerde beni kabul edeceğini biliyorum

You did many things that I liked, that I liked
Hoşuma giden bir çok şey yaptın
And you like diamond rings
I can provide, I can provide for you
You made me feel so good
Before I left on the road
And you deserve your name on a crown, on a throne

Sia – Thanks For Granted (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 16

Sia-Thanks For Granted (Türkçe Çeviri)

I’m sitting in the car again
Ben yine arabada oturuyorum

Waiting for you
Senin için bekliyorum

You said you’d be a minute
Bana bir dakika süreceğini söyledin

But you’ve been twenty two
Ama sen yirmi dakikadır yoksun

See you’ve got to do your hair
Görüyorsun saçını yaptırmışsın

And get it just right
Ve sadece doğrusunu almışsın

Sometimes you’re in the bathroom
Bazen sen banyodasın

For half of the night
Gecenin yarısında

And I’m waiting for you again
Ve ben yine senin için bekliyorum

Yes I’m waiting for you
Evet ben senin için bekliyorum

And I’m waiting for you again
Ve ben yine senin için bekliyorum

Tell me what can I do
Ne yapabilirim bana söyle

And I’m waiting for you again
Ve ben yine senin için bekliyorum

Yes I’m waiting for you
Evet ben senin için bekliyorum

And I’m waiting for you again
Ve ben yine senin için bekliyorum

Tell me what can I do
Ne yapabilirim bana söyle

Now I’m sitting by the phone again
Şimdi ben yine telefonla oturuyorum

Waiting for your call
Aramanı bekliyorum

You’d said you’d phone at two
İkide telefonda olacağını söyledin

And it’s a quarter past four
Ve saat dördü çeyrek geçiyor

Now I’m standing out the front
Şimdi önümde duruyorum

Again
Yine

It’s late at night
Gece gecikti

And I’m truly sick to death of
Ve ben gerçekten ölümüne hastayım

Sleazy men
Adi adamlar

Undressing me with their eyes
Gözleriyle beni soyuyorlar

Now I’m back back from
Şimdi ben geriden geriye geldim

The theater
Tiyatrolar

I watched the show alone
Ben gösterileri yalnız izledim

I waited for you and
Senin için bekledim ve

I missed half act one
Bir yarım sahnesini kaçırdım

Have you never heard
Asla duymamış mıydın

Of the phone
Telefondan

I don’t like being
Olmayı sevmem

Taken for granted

I’m too nice for my own good
Ben kendi iyiliğim için çok hoşum

See I do what I say
Ne söylediğimi ne yaptığımı görüyorsun

And i say what I do
Ve ne yaparım söylerim

Is it too much to expect
Çok fazla umutlandın mı

That you could
Olabilirdin

I wish you would
Keşke umutlansaydın

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

I ain’t waiting for you
Senin için beklemiyorum

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

Go find another fool
Git başka aptal bul

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

I ain’t waiting for you
Senin için beklemiyorum

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

It’s the usual coup
Her zamanki gibi

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

I ain’t waiting for you
Senin için beklemiyorum

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

May I show you the door
Kapıyı göstermeli miyim

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

I ain’t waiting for you
Senin için beklemiyorum

I ain’t waiting for you no more
Ben seni daha fazla bekleyemiyorum

I ain’t missing nothing for you
Seninle ilgili hiçbir şeyi özlemiyorum

24 Aralık 2017 Pazar

Anne Marie-Then (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 19

Anne Marie-Then (Türkçe Çeviri)

We had it good, you know
Biz iyi yaptık,biliyorsun

I spent like six years making sure you came home to love
Seni aşk için evine getirmeye altı yıl kadar zaman harcadığıma eminim

You had it good, you know
Biz iyi yaptık,biliyorsun

I stood by your side
Ben senin tarafında durdum

I spent up so much time tryna make you happy
Seni mutlu etmek için çok zaman harcadım

I don’t think you ever could be happy
Mutlu olduğunu bile düşünmüyorum

Maybe you should try some therapy
Belki sen biraz terapi yapmayı denemelisin

Maybe you should lose a couple homeboys
Belki sen bir kaç çete kaybedebilirsiniz

Give up on the homegrown
Kendi evimde yetiştirdiklerimden vazgeç

Look at me
Bana bak

‘Cause I need you to understand
Çünkü anlamana ihtiyacım var

Nakarat
Now, when you think of late nights with me there in your bed
Şimdi, sen burada yatağında gecenin geç saatlerinde benimle olduğunu düşündüğünde

True ride or die, that’s what you had
Gerçeği sür ya da öl, ne yaptıysan

I loved you, I loved you, I loved you
Seni sevdim, seni sevdim, seni sevdim

And when you think of my body on yours, don’t forget
Ve sen vücudunu benim yanımda düşündüğünde, unutma

Once I would have died for you, baby
Bir zamanlar senin için ölebilirdim bebeğim

I loved you, I loved you, I loved you
Seni sevdim, seni sevdim, seni sevdim

But that was then
Ama oldu sonra

That was then
Oldu sonra

You don’t know shit, you know
Laneti bilmezsin, sen bilirsin

You act this big man and you think you are in control
Sen bu büyük adamı oynarsın ve kontrolde olduğunu düşünürsün

But you don’t know shit, you know
Ama sen laneti bilmezsin, sen bilirsin

I stood by your side, and pulled you away from your fire
Ben senin tarafında durdum ve seni ateşten geri çektim

Again, and again, and again
Tekrar ve tekrar ve tekrar

I should have known fire would win
Ben ateşi kazandığını bilmeliydim

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re really gonna miss me
Sen gerçekten beni özleyebilmelisin

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re really gonna miss me
Sen gerçekten beni özleyebilmelisin

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re really gonna miss me
Sen gerçekten beni özleyebilmelisin

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re gonna miss me
Sen beni özleyebilmelisin

You’re really gonna miss me
Sen gerçekten beni özleyebilmelisin

Adele – One and Only (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 19

You’ve been on my mind
I grow fonder every day
Lose myself in time just thinking of your face
God only knows
Why it’s taken me so long to let my doubts go
You’re the only one that I want

Aklımdaydın
Her geçen gün büyüdüm
Sadece yüzünü düşünerek zamana kendimi kaptırdım
Sadece Tanrı bilir
Şüphelerimin gitmesinin neden bu kadar uzun zaman aldığını
Sen istediğim tek şeysin

I don’t know why I’m scared
I’ve been here before
Every feeling, every word
I’ve imagined it all
You’ll never know if you never try
To forget your past and simply be mine

Neden korktuğumu bilmiyorum
Daha önce de bunları yaşadım
Her his,her kelime
Hepsini hayal ettim
Asla bilemezsin
Geçmişini unutup sadece benim olmayı denemezsen

I dare you to let me be your, your one and only
Promise I’m worthy to hold in your arms
So come on and give me the chance
To prove I am the one who can walk that mile
Until the end starts

Seni,beni biriciğin yapman için cesaretlendiriyorum,biriciğin
Söz veriyorum kollarında olmaya layığım
Haydi gel ve bana bir şans ver
Dünyanın sonu gelene kadar kilometrelerce yolu kat edecek tek kişinin
Ben olduğumu ispatlamak için

Have I been on your mind?
You hang on every word I say and lose yourself in time
At the mention of my name
Will I ever know how it feels to hold you close?
And have you tell me whichever road I choose, you’ll go

Hiç aklına geldim mi?
Söylediğim her kelimeye takıldın ve vakit kaybettin
İsmimin geçtiği yerde
Bilecek miyim hiç seni yakında tutmanın nasıl hissettirdiğini?
Ve bana söyleyecek misin hangi yolu seçersem seçeyim,benimle geleceğini

I don’t know why I’m scared
I’ve been here before
Every feeling, every word
I’ve imagined it all
You’ll never know if you never try
To forget your past and simply be mine

Neden korktuğumu bilmiyorum
Daha önce de bunları yaşadım
Her his,her kelime
Hepsini hayal ettim
Asla bilemezsin
Geçmişini unutup sadece benim olmayı denemezsen

I dare you to let me be your, your one and only
Promise I’m worthy to hold in your arms
So come on and give me the chance
To prove I am the one who can walk that mile
Until the end starts

Seni,beni biriciğin yapman için cesaretlendiriyorum,biriciğin
Söz veriyorum kollarında olmaya layığım
Haydi gel ve bana bir şans ver
Dünyanın sonu gelene kadar kilometrelerce yolu kat edecek tek kişinin
Ben olduğumu ispatlamak için

I know it ain’t easy giving up your heart
I know it ain’t easy giving up your heart
(Nobody’s perfect, trust me I’ve learned it)
I know it ain’t easy giving up your heart
(Nobody’s perfect, trust me I’ve learned it)
I know it ain’t easy giving up your heart
(Nobody’s perfect, trust me I’ve learned it)
I know it ain’t easy giving up your heart
(Nobody’s perfect, trust me I’ve learned it)
I know it ain’t easy giving up your heart

Biliyorum kolay değil kalbinden vazgeçmek
Biliyorum kolay değil kalbinden vazgeçmek
(Kimse mükemmel değil,güven bana bunu öğrendim)
Biliyorum kolay değil kalbinden vazgeçmek
(Kimse mükemmel değil,güven bana bunu öğrendim)
Biliyorum kolay değil kalbinden vazgeçmek
(Kimse mükemmel değil,güven bana bunu öğrendim)
Biliyorum kolay değil kalbinden vazgeçmek
(Kimse mükemmel değil,güven bana bunu öğrendim)

The Weeknd – Belong To The World (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 18

Şarkı YouTube Video Link —–> https://www.youtube.com/watch?v=86poJjY978Y

I know you want your money
Paranı istediğini biliyorum
Cause you do this every day
Çünkü bunu her gün yapıyorsun(çünkü orospusun, işin bu)
The way you doubt your feelings
Hislerinden şüphe edişinin 
And look the other way (woah)
Ve başka bir tarafa bakışının şekli… (woah)
It’s something I relate to – your gift of nonchalance
Senin umursamazlığının yeteneği, ilişki kurabileceğim bir şey
But nobody’s ever made me fall in love with this amount of touch (woah)
Ama hiç kimse beni bu kadar çok dokunuşla aşık ettirememişti

I’m not a fool (oh yeah)
Aptal değilim
I just love that you’re dead inside (that you’re dead inside)
Sadece ruhsuz içine aşığım (O ölü içine)
I’m not a fool (oh yeah)
Aptal değilim
I’m just lifeless too
Sadece, ben de ruhsuzum

But you to taught me how to feel
Ama sen bana nasıl hissedeceğimi öğrettin
When nobody ever would (nobody ever would)
Hiç kimse öğretemez iken (Hiç kimse öğretemez iken)
And you taught me how to love – what nobody ever could
Ve sen bana hiç kimsenin sevemediği şeyi nasıl seveceğimi öğrettin

Ooh girl (oh babe)
Ooh kızım
I know I should leave you
Biliyorum, seni terk etmeliyim
And learn to mistreat you
Ve sana kötü davranmayı öğrenmeliyim
Cause you belong to the world
Çünkü dünyaya aitsin
And ooh girl (oh baby)
Ooh kızım
I wanna embrace you (oh baby)
Seni benimsemek
Domesticate you
Kendi malım yapmak istiyorum
But you belong to the world
Ama dünyaya aitsin
You belong to the world
Dünyaya aitsin

And I know that I’m saying too much even though I’d rather hold my tongue (yeah)
Ve dilimi tutmayı tercih etmiş olsam bile çok fazla şey dediğimi biliyorum
And I’ll pull you closer holding on to every moment till my time is done (yeah)
Ve ölene kadar her ana tutunarak seni daha da yakına çekeceğim
And this ain’t right, you’ve been the only one to make me smile
Ve bu çok saçma, beni gülümsetmeyi başaran bir tek sendin
In such long, I’ve succumbed to what I’ve become, baby
Zaman geçtikçe dönüştüğüm şeye yenik düştüm, bebeğim

I’m not a fool (I’m not a fool)
Aptal değilim (hayır değilim)
I just love that you’re dead inside (that you’re dead inside)
Sadece ruhsuz içine aşığım (ölü içine)
I’m not a fool (oh no)
Aptal değilim (oh hayır)
I’m just lifeless too (I’m just lifeless too)
Sadece, ben de cansızım (bende ruhsuzum)

But you to taught me how to feel (you taught me how to feel)
Ama sen bana nasıl hissedeceğimi öğrettin (bana hissetmeyi öğrettin)
When nobody ever would (nobody ever would)
Hiç kimse öğretemez iken (Hiç kimse öğretemez iken)
And you taught me how to love – what nobody ever could (you taught me how to love)
Ve sen bana hiç kimsenin sevemediği şeyi nasıl seveceğimi öğrettin (Sevmeyi öğrettin)

Ooh girl (oh babe)
Ooh kızım
I know I should leave you
Biliyorum, seni terk etmeliyim
And learn to mistreat you
Ve sana kötü davranmayı öğrenmeliyim
Cause you belong to the world
Çünkü dünyaya aitsin
And ooh girl (oh baby)
Ooh kızım
I wanna embrace you (oh baby)
Seni benimsemek
Domesticate you
Kendi malım yapmak istiyorum
But you belong to the world
Ama dünyaya aitsin
You belong to the world
Dünyaya aitsin

You belong to the world [x2] Dünyaya aitsin
You belong to the loneliness of filling every need
Her ihtiyacı dolduran yalnızlığa aitsin(başka adamların elini sikmesinden kurtaran meleksin)
You belong to the world [x2] Dünyaya aitsin
You belong to the temporary moments of a dream
Bir hayalin geçici anlarına aitsin(başka adamlarım 5 saniyelik zevki için geçici bir rüyasın)

Ooooooooooh

Ooh girl (oh babe)
Ooh kızım
I know I should leave you
Biliyorum, seni terk etmeliyim
And learn to mistreat you
Ve sana kötü davranmayı öğrenmeliyim(diğer müşterilerin gibi)
Cause you belong to the world
Çünkü sen dünyaya aitsin(çünkü benim yaşadığım yere ait değilsin)
And ooh girl (oh baby)
Ooh kızım
I wanna embrace you (oh baby)
Seni benimsemek
Domesticate you
Kendi malım yapmak istiyorum
But you belong to the world
Ama dünyaya aitsin
You belong to the world
Dünyaya aitsin

Bonus: